Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen Bekir Coşkun'a yönelik olarak sarfettiği cümledir.
Başarılı olacak bir söylemdir. Halk bu sözün arkasında duracaktır.
Bu yazı sözlerin doğruluğu ile ilgili değil Yönetim Sanatı ile ilgilidir. Lütfen sonuna kadar okuyun.
Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Bekir Coşkun ile ilgili görüşlerim farklı farklı. Fakat bu söylemde dikkat edilmesi gereken bir husus var.
Bu söylem bir sosyal tespitin tezahürüdür.
Günümüz Türkiye'sinde mevcut halkı tanıyan bir kişinin yönetim anlayışı açısından başarılı olduğunu gösterir.
(Buradaki 'başarılı' tanımlaması, 'gerçek anlamda başarılı olma' anlamında değil, toplumu yönlendirme ve oy alma anlamında kullanılmıştır.)
Amiyane Tabirler
Mesela herhangibir insan, birisi ile tartışırken o kişiye karşı bu tarz ifadeler kullanır.
- Otobüse binip eften piften bir konuda (bize göre eften püften) şikayet eden birisine: "beğenmeyen taksiye binsin" denir.
- Yönetimi eleştiren futbolcuya "beğenmeyen başka takıma gitsin" denir.
- Evde, işte eleştirinin dozunu artırırsanız "beğenmezsen kapı orada" denir.
v.s.
Bu örneklerden çıkan sonuç: Halkın sıkça kullandığı bir konuşma tarzıdır.
Maço Tavırlar
Bunun dışında halkın sosyal yapısına baktığınızda özellikle 'Televole Kültürü' diye adlandırılan olayların, beyanların tuttuğunu görürsünüz. Gelin-kaynana, yarışma-jüri, popstarların atışmaları v.s. ne kadar ilgi çektiğini düşünün. Bir yarışma programındaki saçma sapan bir konuda yapılan ve saatlerce süren tartışma programlarını ağzı açık izleyen insanımızı düşünün. Hadi kendinizi toplumdan dışlamayın bazen kanal değiştirirken bile takılabildiğimizi düşünün.
Buradan çıkacak sonuç da şudur: Halkımız polemiği sevmektedir. Hele ki polemikte birisi oyunun kurallarının dışına çıkıp daha bir erkeksi ve maço tavırlar sergiliyorsa daha da çok sevmektedir.
- Bir örnek olarak Erman Toroğlu'nu düşünün. Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin Erman hoca olayın farkına varmıştır. Halkın ağzı ile maço beyanlar vermektedir. Kitlelere de kendisini kabul ettirmiştir.
(Türkiye sadece internet ortamı ya da belki de bu yazıyı okuyanların takıldığı entelektüel ortamlar değildir. Arasıra kahvehanelere veya mesela oto sanayi sitesine gidip nabız yoklamak lazım.)
- Son bir örnek olarak internet forum kullanıcılarını ya da web sözlük yazarlarını düşünün. Halkın ağzı ile ve maço tavırlar ile yazan yazarlar çok tutuluyor.
Sonuç
Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç şudur: Sayın Başbakan, halkın ağzından konuşarak ve halkın genelinin sevdiği maço tavırlar sergileyerek yönetim açısından gene başarılı bir hareket yapmıştır.
Sanılmasın ki bu söylem ona oy kaybettirir? Kesinlikle oy kazandırır.
Hipotezimi desteklemek için futbol kulüplerinden örnek vereceğim. (Ben de halkın ağzından yazayım) Galatasaray taraftarı yıllardır Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım karakterinde bir başkana sahip olmak istemiyor mu?
Galatasaray taraftarının böyle düşünmesinin sebebi ise uysal karakterli, federasyona kafa tutmayan mevcut başkanlarının (Özhan Canaydın) yerine, polemiğe giren, Galatasaray'ın haklarını savunan, mücadele eden bir başkana sahip olmak istemeleridir. Yani buradan şu sonuç çıkıyor: Kafa tutan, polemiğe giren halk tarafından "hakkımızı savunuyor" olarak değerlendirilmektedir.
Bu ülkede kavga eden kazanır. Genç olan, dinamik olan, polemiğe giren kazanır. Aha bu da benim sosyal tespitimdir.
Yorum:
Sayın Başbakanın söyledikleri ile ilgili yorum:
"Kimsenin kimseyi bu ülkeden kovmaya hakkı yoktur. Böyle bir söylem kabul edilemez."
Neyzen Tevfik'in söylemlerini pek sevmem fakat aşağıdaki söylemi mevcut olayla örtüşüyor.
"Türk milleti gariptir. Her bir lafi kaldirmaz. İbne dersin kızar da sksen onu aldırmaz."
Tespitimi desteklemek için görsel bir örnek:
Başarılı olacak bir söylemdir. Halk bu sözün arkasında duracaktır.
Bu yazı sözlerin doğruluğu ile ilgili değil Yönetim Sanatı ile ilgilidir. Lütfen sonuna kadar okuyun.
Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Bekir Coşkun ile ilgili görüşlerim farklı farklı. Fakat bu söylemde dikkat edilmesi gereken bir husus var.
Bu söylem bir sosyal tespitin tezahürüdür.
Günümüz Türkiye'sinde mevcut halkı tanıyan bir kişinin yönetim anlayışı açısından başarılı olduğunu gösterir.
(Buradaki 'başarılı' tanımlaması, 'gerçek anlamda başarılı olma' anlamında değil, toplumu yönlendirme ve oy alma anlamında kullanılmıştır.)
Amiyane Tabirler
Mesela herhangibir insan, birisi ile tartışırken o kişiye karşı bu tarz ifadeler kullanır.
- Otobüse binip eften piften bir konuda (bize göre eften püften) şikayet eden birisine: "beğenmeyen taksiye binsin" denir.
- Yönetimi eleştiren futbolcuya "beğenmeyen başka takıma gitsin" denir.
- Evde, işte eleştirinin dozunu artırırsanız "beğenmezsen kapı orada" denir.
v.s.
Bu örneklerden çıkan sonuç: Halkın sıkça kullandığı bir konuşma tarzıdır.
Maço Tavırlar
Bunun dışında halkın sosyal yapısına baktığınızda özellikle 'Televole Kültürü' diye adlandırılan olayların, beyanların tuttuğunu görürsünüz. Gelin-kaynana, yarışma-jüri, popstarların atışmaları v.s. ne kadar ilgi çektiğini düşünün. Bir yarışma programındaki saçma sapan bir konuda yapılan ve saatlerce süren tartışma programlarını ağzı açık izleyen insanımızı düşünün. Hadi kendinizi toplumdan dışlamayın bazen kanal değiştirirken bile takılabildiğimizi düşünün.
Buradan çıkacak sonuç da şudur: Halkımız polemiği sevmektedir. Hele ki polemikte birisi oyunun kurallarının dışına çıkıp daha bir erkeksi ve maço tavırlar sergiliyorsa daha da çok sevmektedir.
- Bir örnek olarak Erman Toroğlu'nu düşünün. Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin Erman hoca olayın farkına varmıştır. Halkın ağzı ile maço beyanlar vermektedir. Kitlelere de kendisini kabul ettirmiştir.
(Türkiye sadece internet ortamı ya da belki de bu yazıyı okuyanların takıldığı entelektüel ortamlar değildir. Arasıra kahvehanelere veya mesela oto sanayi sitesine gidip nabız yoklamak lazım.)
- Son bir örnek olarak internet forum kullanıcılarını ya da web sözlük yazarlarını düşünün. Halkın ağzı ile ve maço tavırlar ile yazan yazarlar çok tutuluyor.
Sonuç
Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç şudur: Sayın Başbakan, halkın ağzından konuşarak ve halkın genelinin sevdiği maço tavırlar sergileyerek yönetim açısından gene başarılı bir hareket yapmıştır.
Sanılmasın ki bu söylem ona oy kaybettirir? Kesinlikle oy kazandırır.
Hipotezimi desteklemek için futbol kulüplerinden örnek vereceğim. (Ben de halkın ağzından yazayım) Galatasaray taraftarı yıllardır Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım karakterinde bir başkana sahip olmak istemiyor mu?
Galatasaray taraftarının böyle düşünmesinin sebebi ise uysal karakterli, federasyona kafa tutmayan mevcut başkanlarının (Özhan Canaydın) yerine, polemiğe giren, Galatasaray'ın haklarını savunan, mücadele eden bir başkana sahip olmak istemeleridir. Yani buradan şu sonuç çıkıyor: Kafa tutan, polemiğe giren halk tarafından "hakkımızı savunuyor" olarak değerlendirilmektedir.
Bu ülkede kavga eden kazanır. Genç olan, dinamik olan, polemiğe giren kazanır. Aha bu da benim sosyal tespitimdir.
Yorum:
Sayın Başbakanın söyledikleri ile ilgili yorum:
"Kimsenin kimseyi bu ülkeden kovmaya hakkı yoktur. Böyle bir söylem kabul edilemez."
Neyzen Tevfik'in söylemlerini pek sevmem fakat aşağıdaki söylemi mevcut olayla örtüşüyor.
"Türk milleti gariptir. Her bir lafi kaldirmaz. İbne dersin kızar da sksen onu aldırmaz."
Tespitimi desteklemek için görsel bir örnek: