Mesut Barzani

Barzani: PKK'lıları teslim etmeyeceğiz. Kaynak
DOHA - Katar'ın El Cezire televizyonuna demeç veren bölgesel Kürt yönetimi başkanı Barzani, bedeli ne olursa olsun herhangi bir Kürt'ü bölge ülkelerinden birine teslim etmeyi reddettiklerini vurguladı. Barzani, terör örgütü PKK'nın, Türkiye'ye yönelik saldırıları için Kuzey Irak topraklarını kullanmasını izin vermeyeceğini, bunu yapması halinde örgütü bölgeden kovacağını da belirtti.

Türkiye'ye sorunu, Kürt-Türk sorununa dönüştürecek bir iş yapmaması çağrısı yapan Barzani, "Aksi halde büyük bir felaket doğar" dedi. Mesud Barzani, Kürtlerin haklarına vurguda bulundu ve Kürt-Kürt savaşına asla izin vermeyeceklerini söyledi.

Barzani, PKK'ye ait herhangi bir merkez ve karargahın Kuzey Irak'ta bulunmadığını, Kürt bölgesinin PKK ile Türkiye arasındaki sorunda taraf olmadığın da yineledi. Barzani Araplardan, Kürtlerin isteklerine destek olmalarını istedi.
Bugün yayınlanan demecini okuduktan sonra şu soruların sorulması gereken kişi:

1) "Barzani, terör örgütü PKK'nın, Türkiye'ye yönelik saldırıları için Kuzey Irak topraklarını kullanmasını izin vermeyeceğini, bunu yapması halinde örgütü bölgeden kovacağını da belirtti"
Soru: PKK, Türkiye'ye yönelik saldırıları için Kuzey Irak topraklarını kullanmaktadır. "bunu yapması halinde" ifadesi ne anlama geliyor? Zaten bunu yapıyorlar. Neden zaten olan bir şeyi "olmuyormuş gibi" göstermeye çalışıyorsunuz?

2) "Kürt-Kürt savaşına asla izin vermeyeceklerini söyledi"
Soru: Kürt ile Kürt savaşını talep eden yok. PKK'lılar teröristtir. Nasıl şu an Türk-Terörist mücadelesi vardır. Aynı şekilde Kürt-Terörist mücadelesi de olmalıdır ki Türk-Kürt barış içinde yaşayabilsin. Kuzey Irak'ta belli haklar kazanan Kürt Yönetimi, haklarını meşrulaştırmak için terörist örgütten uzaklaşmalı, destek vermemelidir.

3) "PKK'ye ait herhangi bir merkez ve karargahın Kuzey Irak'ta bulunmadığını"
Soru: Soru yok. Sadece Kuzey Irak'taki PKK kamplarını sayalım:
Kandil Dağı: Sınırdan 90 km. uzaklıkta. 3.500 metre. PKK'nın üslendiği vadi 1.300-1.500 metrede. Dağ daha çok eğitim üssü ve cephanelik olarak kullanılıyor. Çevrede PKK'ya destek veren 30 kadar köy var.
Harun Kampı: Bir siyasi eğitim okulu ve arşiv bürosu, mühimmat, yakıt ve gıda depoları, muhabere santralı var. Kamp yakın bir süre önce boşaltılarak bilinmeyen bir bölgeye taşındı.
Tang-i Shiwadiza: Siyasi eğitim yeri, gıda ve yakıt depoları bulunuyor.
Kenicenge Kampı: Siyasi eğitim yeri olarak kullanılıyor.
Bokrisan bölgesi: 30-40 militan bulunuyor. Askeri eğitim alınıyor bir nevi öncü birlik sayılıyor.
Enze Köyü: 60'a yakın ev var. Irak'ta seçime giren PKK’nın partisi Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi'nin ofisi konumunda.
Sarı-ı Sule Dağı: Dr. Viyan kod adlı teröristin kontrolünde bir hastane var.
Gırnako ve Pişteşan bölgeleri: İlk başta terör örgütü mensupları yoktu. Ancak son dönemlerde buraya uğradıkları belirtiliyor.
Zargali Köyü: Örgütün asayiş sorumlusu Hakkı kod adlı terörist bulunuyor. Asayişi sağlamakla yükümlü 30 terörist bulunuyor.
Kurtak Köyü: Kandil Dağı asayişine bağlı yol kontrol ekibi bulunuyor. Sayıları 15 ila 20 arasında değişen teröristler görev yapıyor. Bunların görevi en ufak şüpheli durumu veya kişiyi merkeze telsizle bildirmek.

4) "Barzani Araplardan, Kürtlerin isteklerine destek olmalarını istedi."
Soru: Amerikan askerlerinin ülkeyi işgali sırasında destek vermediğiniz Araplar'ın desteğini istemek ne kadar mantıklı?

Oeeeh fasa fiso işte!

ve şu haber ile yazıyı bitirelim:
İngiliz Gazeteciden Acı Tespit
İngiliz The Sunday Times gazetesi, terör örgütü PKK'nın yanında "İngilizler, Ruslar, Almanlar, Yunanlılar, iranlılar ve Arapların da yer aldığını" yazdı.

Kandil'e çıkan gazete muhabiri, "Dağa giderken Irak ordusunun kontrol noktalarında PKK'lı teröristlerin bulunduğu kamplara giden yolu bize neşe içinde tarif ettiler" diye yazdı.

İngiliz The Sunday Times gazetesi, Kandil'e çıkan muhabiri Hala Jaber'in izlenimlerini yansıttığı uzun haberinde "The Sunday Times, Kuzey Irak'ta terörist PKK ile birlikte Türk kuvvetleri ile çatışan yabancıların arasında Britanyalıların da bulunduğunu açıklayabilir" dedi.

Kandil Dağı'ndaki PKK'lılara dayanarak bazı Avrupalıların PKK ile güç birliğini yaptığını belirten gazete, "3 bin" kişiden oluşan PKK gücünde en az üç Britanyalı olduğu"nu belirterek şöyle devam etti:

"Diğerleri arasında Ruslar, Almanlar, Yunanlılar, İranlılar ve Araplar da var. PKK, hem Avrupa, hem de Amerika tarafından terörist bir örgüt olarak nitelendiriliyor."

"PKK'YA KARŞI EYLEMİN iŞARETİ YOK"

Jeep ile Kandil Dağı'na çıkan The Sunday Times muhabiri Jaber, "Türkiye'nin, Kuzey Irak'taki Kürt bölgesel yönetiminin PKK'yı kıskaç içine alması talebine karşın onlara yönelik herhangi bir eylemin işareti yoktu" diye yazdı.

Hala Jaber "Dağa giderken Irak ordusunun her kontrol noktasında geçmemiz yönünde işaret yaptılar ve bize PKK'lı teröristlerin bulunduğu kamplara giden yolu neşe içinde tarif ettiler" sözlerini de kullandı.

PKK'lılara yönelik ikmal yollarının da kesilmediğine dikkat çeken Jaber, Kandil'e çıkarken yolda gıda malzeme ile dolu birkaç aracı gördüklerini de anlattı

ABD Sadece İstihbarat Verecek

Haber: "ABD, terör örgütü PKK'ya karşı Türkiye'yle ortak askeri operasyonlarda bulunmak yerine sadece istihbarat vermekle yetinecek."

Yorum: Hiçbir işe yaramayacak istihbaratın ABD tarafından verilmesidir. Zira;
Sabah haber dinliyorum. NTV'de diyor ki "Türkiye ABD ve Irak'dan PKK'nın elebaşlarını istedi, ABD yerlerini bilmediğini söyledi". İngiliz The Sunday gazetesi muhabiri elebaşlarını eli ile koymuş gibi buldu dağda ve röportaj yaptı.

Haberden bir kesit:
"...ABD Devlet Başkanı George W. Bush'un bölgede yeni bir şiddet olayı görmek istemediğini ve..."

Yorum:
Senin şiddetin kötü, benimkisi iyi!


Bütün Kürtleri Kuzey Irak'a İhraç Etmek

Birkaç internet sitesinde gördüğüm ifade üzerine, hiç tarzım olmamasına rağmen ilk defa hakaret içeren sıfatlar kullanarak yazmak zorunda kaldığım için öncelikle özür dilerim.

Bölücü unsurlar içeren saçma önerme.
Bu ülkenin öncelikle Anayasası'na ardından da Kanunlarına saygı göstermek ve uymak herkesin görevi ve zorunluluğudur.
TC Anayasası
- MADDE 3. - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Bölücülük suçunun cezası kanunla bellidir. Bu suçu işleyenle cezalandırılır. TC vatandaşlığından çıkartılma cezasının kimlere verileceği de kanunla belirlenmiştir.

Öncelikle kanunlara saygılı olmak gerekir.
Sonralıkla maşa olmamak gerekir.
"Milletini sev" dediğin adam "Onu bunu keselim, onun bunun kıçına tekme atalım" diyorsa o adam öküzün önde gidenidir. Vatan Sevgisi'ni dötünden anlamıştır.

Bu itibarla, milletimizin bir kısmını sınırdışı etmeyi düşünmek Anayasamızın 3. maddesine aykırıdır ve bölücülüktür.
(Götünüzden Tehcir Uydurmayın)

Kürtler - Türkler - Kürdistan

Tespit: Türkiye'de yaşayan Türk ve Kürtlerin ortak değerlerinden bir tanesi islamdır.

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan Kürtler iki gruba ayrılmaktadır.
  1. TC devletini kabul edenler
  2. TC devletini kabul etmeyen, bağımsız bir kürt devleti kurmak isteyenler.
--------------------------------------------------------
  • TC Devletini Kabul edenler.
Bu kişiler genellikle İslam'a daha yakın insanlardır. Malatya ve Şanlıurfa Kürtleri çoğunluk olarak örnek gösterilebilir. (Mesela Malatya'nın Sözde Kürdistan sınırları içerisinde gösterilmesi Malatya'da büyük tepki çekti.)

Mesela teorimizi destekleyecek örnek bir yazı gösterirsek: Kaynak
Yazım Londra'da yazan yorumcuya..Sen başta Urfalı kürt halkına faydalı olmak istiyorsan. Londra'da ne işin var.! Bizim çektiğimiz acı sorunları seninde ortak olman gerekmez mı. Senin ne biz kürtlere. nede kendi akraba ve anne babana faydan var.Senin beynin yıkanmış sa. Biz ancak sana acırız. Geçti o eski kalıplaşmış laflar. Urfa halkının bu eski bayat laflara karnı toktur.Uyandı Urfa'lı ne Kürt nede Türk ve nede başka ırkçı bölücü deyimler..Dünya da ve Ahirete bize lasım olan İslamiyet şemsiyesi altında bütünleştik.. Urfa'ya istikrar geldi.İstikrar. İşte 2007 22.dönem milletvekili seçimleri. işte çıkardımız milletvekilleri. 11 milletvekilin 9 AKP 2'sı bağımsız.. Bu istikrar değilmi?. Boşuna nefesini tüketme.Bir kürt olarak başta ben. ve sonra Urfalı kürt halkı istikrarı yakaladık..Herkes işinde..herkes yardımlaşmakta.Herkeste bir hüzür var..
Ayrıca Malatya'dan son gelen haberlerde de 'Malatya otogarında Şehit olan Askerlerimiz için "iyi olmuş" diyenlerin tartaklanması ve yapılan gösteriler örnek olarak gösterilebilir. Kaynak

--------------------------------------------------------
  • TC devletini kabul etmeyen, bağımsız bir Kürt devleti kurmak isteyenler.
Bu grup ise direkt ve/veya dolaylı olarak bağımsız Kürt Devleti'ne sempati duymaktadırlar. Bu kişiler, aşırıya kaçıp PKK'ya katılanlardan tutun sadece sempati besleyenlere kadar geniş bir kitleyi içermektedir. Şırnak, Diyarbakır ve Hakkari illeri özellikle bu tarz kişilerin yoğun olduğu bölgelerdir.
İslam, Türkler ve Kürtler arasında ortak bir değer olduğu için bir de son dönemde bu paydayı bozmaya yönelik faaliyetler göze çarpmaktadır. Son dönemde Kürtler arasında Kitab-ı Mukaddes (İncil) ve Tevrat sıkça dağıtılmakta ve gizliden gizliye Kürtlerin dini inançlarını değiştirerek iki toplum arasındaki ortak payda da yıkılmaya çalışılmaktadır.

--------------------------------------------------------
  • Son olarak
Bu hareketlerin sonuçlarının ne olacağı şu an tam olarak kestirilemez ama;
  1. Zaten dil olarak dört farklı şiveye sahip [1.Kurmanci (Kırdasi), 2.Orta Kurmanci (Sorani), 3.Kırmancki (Kırdki, Zazaki-Gorani), 4.Lorani.] Kürtler din olarak da iki büyük dine (İslam ve Hristiyanlık ayrılabilir. (Not: Türkiye'de sadece Kurmanci ve Zazaki lehçeleri vardır.)
  2. Türkler, Kürtler, Ermeniler ve Yunanlılar Osmanlı İmparatorluğu döneminde birlikte yaşamışlardır. 1915 yılında bağımsızlık umudu verilen Ermeniler'in başlattıkları olaylar iki halk arasına 'kan davası' sokmuştur. Bu tarihten sonra ne tür gelişme olursa olsun toplumların hafızasından bu olayların silinmeyeceği aşikardır. Aynı şekilde Anadolu'nun Yunan işgaline uğraması ve Yunan İşgali sırasında yaşanan olaylar da Türk ve Yunan halkları arasına 'kan davası' sokmuştur. Bu saatten sonra ne kadar dostluk adımları atılırsa atılsın 'kan' hafızalardan çıkmayacaktır. İşte bu olaylara benzer şekilde şu an Kürtler için yaratılan Amerikan soslu 'bağımsızlık, özgürlük, freedom' havası da iki toplum arasına kan davası sokmaktan başka bir amaç gütmemektedir. Ola ki Amerika'nın çıkarı kalmaz ve bölgeden giderse elimizde sadece birbirinin kanını döken iki toplum olacaktır. Önemli olan kavga ederek değil, başkalarının gelecekle ilgili yaptıkları planları iyi analiz ederek hareket etmektir.

Şose Yol

Şose: Bir tür yol. Silindirle düzlenmiş küçük taşlardan oluşan yoldur. Neredeyse Anadolu'daki tüm köylerin ana yolla bağlantısını oluşturan yoldur.

1990 öncesi yapılışı: Karayollarına ait araçlar köye gelir. Bir kilometre şose yol yapmak için gelmişlerdir. Köyün bostanlarında takılırlar. Varsa ırmak-göl de çimerler. Bir ay sonra işin bitmesine iki gün kala önce ortalama iki santim büyüklüğünde mavimsi taşlardan yola dökerler. Sonra üzerine ince kum dökerler (tabi bunlar sağa sola tarlaya saçılarak olur) sonra silindirle üzerinden geçerler ve köyü terkedip giderler. Zaten yaptıkları yol da kırk ikindi yağmurları ile dağılır gider.

1990-2000 yapılışı: 1990'dan önce yapılan şose yol gene aynı şekilde yapılır, üzerine bir hafta süren ama son gün yapılan zift dökme işlemi uygulanır. Sonra köylü çocuklar gelip sıcak zift göllerine ayakkabılarının tabanını batırarak bir nevi ayakkabıyı bir sene daha giyerler. Delikler kapanır.

2000 sonrası yapılışı: Özel sektör gelir. Belirtilen nitelikte asfaltı bir günde döker. Silindirle ezer gider. Şose devri kapanır asfalt devri başlar.

Not: Tarihler bölgelere ve illere göre değişmektedir. 2007 yılında bile şose yolu olmayan yerleşkeler mevcuttur.

Kandil Dağı'nda Patlama

Hürriyet Gazetesi Haberi: (link)
PKK'nın Avrupa'daki para trafiğini yöneten Rıza Altun'un da katıldığı Kandil Dağı'nda düzenlenen toplantıda, bir terörist üzerindeki bombayı patlattı. Patlamada, saldırıyı gerçekleştiren terörist ile örgütün üst düzey sorumlusu 4 kişi öldü. Toplantıda bulunan Rıza Altun'un, patlamada yara alıp almadığı öğrenilemedi.
Şimdi olası bir senaryo üzerine diyalog yazalım. Anlayan anlar.

- Evet sevgili arkadaşlar. Bugün burada toplanmamızın sebebi gene Türkiye'yi bölmeye çalışmak.
- Şak şak yaşa varol

.... O sırada toplantı yapılan yerin hemen yanında ....

- La bunlar da konuşuyor konuşuyor ama biz askere kurşun sıkıyoruz.
- He vallah
- Boşver bunları konuşsunlar, sen al şu sandıkları da bana yardım et.
- He vallah
- Ya benim kafam karıştı, dünyanın her yerinden askeri mühimmat geliyor. Her biri kendi dilinde yazıyor.
- He vallah
- Bu dün gelen bombaların düğmelerinin üzerinde yazanları da hiç çözemedim.
- He vallah
- Ya şimdi köyümde kendi toprağımda olmak vardı. Anamın, gardaşımın yanında.
- He vallah
- Burda ne yazıyor "daaaannnngeeeerr dooooont bush"
- He vallah
- Du bakalım nasıl çalışıyor bu bomba
- He val...... dur yapm...

- boom -

Aysel

1988 yılında televizyon (-ki tek kanal TRT) izleyebilecek kadar büyüyebilmiş herkesin aklından çıkmayan isimdir Aysel.
Aysel, Türk kızıdır. Ailesi bir şekilde kaçıp Türkiye'ye, Anavatana dönmüştür fakat kızımız Bulgaristan'da kalmıştır.
O dönemler soydaşlarımızın binbir güçlükle Bulgaristan'dan kaçtığı dönemlerdir. O dönemler Naim Süleymanoğlu'nun manevi babası Turgut Özal tarafından Türkiye'ye kaçırıldığı dönemdir. O dönemler hepimizin Aysel için üzüldüğü ve gözyaşı döktüğü dönemlerdi. Turgut Özal'ın sayesinde Aysel ailesine kavuştuğunda sevinçten nasıl ağladığımı hatırladıkça göğsüm kabarıp gözyaşlarıma hakim olamıyorum.

Washington Büyükelçisinin Geri Çağrılması

Sabah Gazetesi Haberi:(link)
----
Şensoy'un ABD'nin tutumuna karşı Ankara'ya istişareler için çağrıldığı dün Dışişleri Müsteşarı Ertuğrul Apakan tarafından ABD Büyükelçisi Ross Wilson'a iletildi.
----
ABD Temsilciler Meclisi Dış İşleri Komitesi'nde sözde Ermeni soykırımının kabul edilmesinin ardından Ankara tepkisini göstermek amacıyla Washington Büyükelçisini geri çağırdı.
Sorun aslında Türk ekonomisinin kuvvetli olmamasından kaynaklanıyor.
Sonuçta eğer ekonominiz kuvvetli ise, atom bombası da atsanız kimse gıkını çıkartıp soykırım yaptın diyemez. Gerisi küçük satranç hamleleri işte...

Ahmet Yesevi Üniversitesi

  • Bir vesile ile bir ay önce öğrencilerinin mezuniyet törenine katıldığım okul.
  • Bünyesinde Kazak, Kırgız, Türkmen, Uygur ve unuttuğumuz bir çok Türk'ü barındıran aynı zamanda Rus asıllı Kazak kardeşlerin de okuduğu okul.
  • Millet olarak ağabeyleri olmamız gerekirken gereken ilgiyi göstermediğimiz milletlerin çocuklarını yetiştiren okul.
  • Sovyet asimilasyonu ile bir çok değerlerini kaybetmelerine rağmen, ben yaşça büyük olduğum için saygı gösterip, beni tanımasalar bile yanımda sigara içmeyen öğrencilerin oluşturduğu okul.
  • Atamın dedemin bana emaneti olan çocuklara ülkemde sahip çıkan okul.
  • Bir Kazak öğrencinin gitarı ile "anaşım sağındım" (annemi özledim) şarkısını söylerken gözyaşlarıma hakim olamadığım öğrencileri yetiştiren okul.

Çok zor değil, sadece yüzümüzü batıdan biraz da olsa doğudaki karındaşlara çevirmek. Onlara sahip çıkmak, abileri olmak. Geçmişte nice kardeş dediklerimizin arkamızdan iş çevirmesi ile sonuçlanan tarihi az da olsa hepimiz biliyoruz. Ne olur yüzümüzü kardeş değil de karındaşlara çevirsek?

Hepimiz Şehidiz!

15 fidan kırıldı...
Terör belası dün vatandaşımın, bugün 15 tane fidanımın canına kıydı.
Bak, oku ne yazıyor:
"Piyade onbaşı Fettullah Selçuk, memleketi Diyarbakır'ın Sati Köyü'nde dün düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Törende şehidin acılı annesi ve kız kardeşi Kürtçe ağıtlar yaktı. Terhisine 4 ay kala şehit olan Selçuk'un ağabeyi ibrahim Selçuk, tabuta sarılarak gözyaşı döktü."
O benim canım ciğerim. O benim şehidim.
O ana benim anam, O kardeş benim bacım.
Onunla birlikte ben de şehidim.
Bu söz bu terör belasına karşı "herkesin" tek bir ağızdan, gür ve dimdik söylemesi gereken sözdür.
"Hepimiz Şehidiz!"
Hadi?

Yazamıyorum...
15 fidan kırıldı...