Ekonomik olayların gazetelerin iç sayfalarında, siyasi olayların gazetelerin birinci sayfalarında yer aldığı ülkem.
Ekonomi, işsizlik, mortgage krizi, sosyal güvenlik yasası'ndaki değişiklikler v.s. halkın ilgisini pek cezbetmiyor.
Varsa yoksa türbanlı, alevi, kürt, ermeni, faşist gibi konular toplumun ilgisini daha çok cezbediyor.
Bu sorunların henüz çözümlenememiş olması -ve bu gidişle çözümlenemeyecek olması- geri kalmışlığı aynen devam ettirecek.
Şahsi düşüncem bu ve benzeri konuların öncelikle çözüme kavuşturulması, tartışılması ama ülke gündemini etkileyecek şekilde seviyede değil. Her şeyden önemli olan, yarın da ayakta kalabilmek için ekonomiye önem verilmesi.
Son olarak şunu söyleyebilirim: "Dedem, babam hep bu fasit tartışmalar içinde olduğu için ben bugün ilerleyememiş durumdayım. Daha çok çalışmış olsalardı ben sıfırdan değil daha üst bir noktadan başlangıç yapabilirdim." Tamam siyasi konuları gene tartışın ama torunlarınızı düşünerek ekonomiye önem verin.
Erdal Şafak'ın köşe yazısında spesifik bir kaç örnek belirttiği gibi: (makalenin son yarısı)
Kaynak: Sabah Gazetesi
Ekonomi, işsizlik, mortgage krizi, sosyal güvenlik yasası'ndaki değişiklikler v.s. halkın ilgisini pek cezbetmiyor.
Varsa yoksa türbanlı, alevi, kürt, ermeni, faşist gibi konular toplumun ilgisini daha çok cezbediyor.
Bu sorunların henüz çözümlenememiş olması -ve bu gidişle çözümlenemeyecek olması- geri kalmışlığı aynen devam ettirecek.
Şahsi düşüncem bu ve benzeri konuların öncelikle çözüme kavuşturulması, tartışılması ama ülke gündemini etkileyecek şekilde seviyede değil. Her şeyden önemli olan, yarın da ayakta kalabilmek için ekonomiye önem verilmesi.
Son olarak şunu söyleyebilirim: "Dedem, babam hep bu fasit tartışmalar içinde olduğu için ben bugün ilerleyememiş durumdayım. Daha çok çalışmış olsalardı ben sıfırdan değil daha üst bir noktadan başlangıç yapabilirdim." Tamam siyasi konuları gene tartışın ama torunlarınızı düşünerek ekonomiye önem verin.
Erdal Şafak'ın köşe yazısında spesifik bir kaç örnek belirttiği gibi: (makalenin son yarısı)
Kaynak: Sabah Gazetesi
Ankara Nelerle Uğraşıyor?
Ekonomiden sorumlu bakanlarımız başta olmak üzere yetkililer, "bize pek bir şey olmaz" havasındalar. dileriz haklı çıkarlar ama davos'ta yazılan senaryolarda türkiye'nin de kulağı çınlatılıyor. örneğin krizin avrupa'ya sıçradığını söyleyen nouriel roubini şöyle diyor: "baltık cumhuriyetlerinden türkiye'ye kadar cari açıkları çok büyük olan ülkeler var. bu halklar yabancı paralarla borçlandılar ve konut kredisi aldılar. sonuç emlak sahiplerinin iflas ettiği arjantin ve meksika gibi olabilir."
zaten dün tüsiad genel kurulunda da pek iyimser bir tablo çizilmedi. yönetim kurulu başkanı arzuhan doğan yalçındağ'a kulak verelim: "ekonomiden gelen sinyaller çok olumlu değil. büyüme hızımız önemli ölçüde yavaşladı, enflasyon nispeten hız kazandı, genel işsizlik oranı artmaya başladı, kamu maliyesinde disiplin zedelendi, cari açık sorunu büyüyerek devam etti. yaklaşan küresel dalgaya maalesef bu bilançoyla giriyoruz. dünya hızla bir krize doğru ilerliyor ve türkiye için 2008 çok zorlu bir yıl olacak gibi görünüyor."
ama ankara bu zorlu yılı nasıl göğüsleyeceğine kafa yormak yerine bambaşka konulara öncelik veriyor. o nedenle yalçındağ'ın "bütün enerjimizi ekonomiye yoğunlaştırmalıyız. ancak bir süredir, aslında çok daha rahat bir zamanda tartışmamız gereken türban konusunu, gündemin birinci maddesi haline getirdik" yakınmasının pek etki yapacağını sanmıyoruz.
dahası, gündemin türbana kilitlenmesinin yanı sıra, son zamanlarda artan tuhaf çıkışların da, sadece batı gündeminden değil, batı değerlerinden, hatta batı'dan uzaklaşma eğiliminin işaretleri olmasından kaygılanıyoruz.
yoksa tren biz farkında olmadan makas mı değiştiriyor?