en büyük sorunlarından bir tanesi insanların işlerini doğru yapmaması olan canım ülkemdir.
halbuki doğru yol bize bir kere gösterilmişti:
"vazifeyi ihmale sürükleyen merhamet memlekete ihanettir."
bu söz Mustafa Kemal Aratürk'ün hepimize ders olacak, şu an içinde bulunduğumuz durumdan bizi kurtaracak sözüdür.
bir an durun ve etrafınıza bakın ve hayatınızı, işinizi gözden geçirin.
bu sözü 'algıladıktan' sonra insan pek eskisi gibi olamıyor.
bir çok insan 'merhamet' ettiği bahanesi ile görevini yapmıyor.
nasıl mı?
vergi borcuna ve suçlulara devlet sürekli af, erteleme çıkartıyor.
insanlar kamu düzenini bozacak şekilde trafikte araç kullanıyor.
örneğin haberlerde okuyoruz hepimiz ingiltere'deki futbolcuların işledikleri suçları.
tabi canım elin ingilizi yapar değil mi? ama bizimkiler nedense yapmıyor. yapmıyor mu?
ya da gene haberlerde dinleriz almanya'da amerika'da siyasi bir kişi bir suç işliyor.
mesela trafik suçu. bizim siyasilerimiz trafik suçu işlemiyor. ünlülerimiz hiç suç işlemiyor. yoksa af mı ediliyorlar?
mesela otobüs durağında yolcu bekleyen minibüsü gören trafik ekip arabası "bekleme yapma devam et" diye anons yapıyor ve gaza basıp gidiyor. bu bir trafik suçudur. neden hemen hem de her bu eylemi yapana o an ceza kesilmiyor? neden bu merhamet?
karşımda oturan iş arkadaşım saatlerce sevgilisi ile konuşuyor. müdür biliyor ama hiç bir şey yapmıyor.
terfi etmemesi gereken kişiler "uzun yıllardır orada bulundukları için" terfi ettiriliyor.
kamu görevlileri çoğu zaman "bu seferlik" affediyorlar.
tanıdığınız varsa bir çok kural sizin için ihmal edilebiliyor. torpille.
rahmetli bile "anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz" dedi.
v.s.
bir çok konuda anglo sakson (ingiliz'in ipi sağlam olur) bakış açısıyla bakmak ya da "şeriatın kestiği parmak acımaz" mantığında yaklaşmak gerekir. (lütfen burada kullanılan benzetmeler polemik konusu olmasın) yani vazifeyi ihmal etmenin cezası kesinlikle çok ağır olmalıdır.
"vardır bunun bir hal çaresi" mantığıyla hareket ettikçe kamu düzeni asla oluşmaz.
kısa bir anektod:
ingiltere'ye devlet görevi ile giden bir vatandaşımız araç kiralıyor ve görev yerine gidiyor. gittiği caddede park edecek yer bulamıyor. tek bulduğu üzerinde "sakatlara özel" yazan ve hiç kimsenin park etmemiş olduğu yer. kendini bir an ülkemde hissediyor ve aracı oraya parkediyor. işi bittiğinde aracı yerinde bulamıyor. araştırması sonucu aracın çekildiği yeri buluyor. istanbul-gebze arası kadar mesafe uzaklıkta bir yere çekilmiş. ayrıca ceza olarakta, orada 7 gün kalacağı harcın hepsini ödüyor. tabi bir de gidip arabayı oradan alıp getiriyor. bu kişi ondan sonra defalarca ingiltere'ye gitmiş ve defalarca araba kiralamış ama bir daha asla sakatlara ayrılan yere parketmemiş.
budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder